Annenin içgüdüsel olarak çocuğunu koruyup kollaması, gebe kalındığı anda başlayıp hayat boyu devam eder. Bebek ana rahmine düştüğü andan itibaren bütün ihtiyaçlarını plasenta ve göbek kordonu yolu ile annesinden karşılar. Plasenta bebeğe gereken besinleri kan yolu ile gönderirken, bebekten gelenlerin de anne dolaşımına geçerek atılmasını sağlar. Bu nedenle annenin bedeninin maruz kaldığı her şeyin bebeği etkileyebileceği varsayılır. Bebeği etkileyebilme ihtimalinden dolayı gebelikte ilaç kullanımı konusunda çekimser kalınmaktadır.
Ağrı vücudun alarm bulgularından biridir. Herhangi bir yerde hastalık olması durumunda değişken şiddette ağrı olabilir. Gebelik süreci de fizyolojik ve anatomik olarak birçok değişikliğin yaşandığı bir süreçtir ve bu süreçte zaman zaman vücudun çeşitli yerlerinde ağrılar ortaya çıkabilmektedir. Ağrıların nedeni ortaya konabiliyorsa nedene yönelik tedavi planlanmalı, ağrıyla baş etmek için öncelikle ilaç dışı yollar tercih edilmelidir. Unutulmaması gereken bir nokta şiddetli ağrının vücut için bir stres olduğu, stres durumunda da vücutta pek çok maddenin kana salındığıdır. İlaç kullanımını sınırlandırmak isterken vücudu bu stres ile baş başa bırakmak da beraberinde bir takım sıkıntılar getirebilir.
Baş ağrısı
Gebelikte baş ağrısı sık görülen bir problemdir. Altta yatan yüksek tansiyon, migren, sinüzit, göz bozukluğu gibi bir hastalık olmaksızın görülen baş ağrıları için öncelikle bedenin ihtiyaçlarının karşılandığından emin olunmalıdır. Açlık, uykusuzluk, çok sıcak veya çok soğuk hava, bedenin susuz kalması, bulunulan ortamın gürültülü olması baş ağrısını tetikleyebilir. Hafif bir yemek sonrası loş, sessiz bir odada dinlenme ile ağrıların bir kısmı hafifler. Bu önlemlere rağmen geçmeyen bir ağrı varsa ağrı kesici kullanımı gerekebilir. Ağrı kesiciye rağmen geçmeyen ağrılarda doktor kontrolü mutlaka önerilir.
Diş ağrısı
Gebelikte diş ile ilgili sorunların yaşanma ihtimalini azaltmak için gebe kalmayı düşünen kadınlarda gereken diş tedavilerinin gebelikten önce bitirilmesi önerilmekte ancak bu her zaman mümkün olamamaktadır. Gebelik sonrasına ertelenemeyecek aciliyetteki diş tedavileri tercihen ilk 3 ay bittikten sonra, o bölge uyuşturularak uygulanabilir. Buna rağmen zaman zaman diş ağrısı olabilir ve bu ağrı için ağrı kesici kullanımı gerekebilir.
Karın-kasık ağrısı
Gebelik ilerledikçe baskıya bağlı karın ve kasık bölgesinde ağrılar çok sık görülmektedir. Bu ağrılar ile baş etmek için istirahat etmek, bol su içmek, ılık duş almak veya şişeye ılık su koyarak kasıklara uygulanması, ağrılı dönemlerde cinsel ilişkiden kaçınılması gerekmektedir. Bu önlemlere rağmen rahatlamayan ağrılarda ağrı kesici kullanılabilir. Ağrı kesiciye cevap alınmadığı durumlarda altta yatan bir sorun olup olmadığının tespiti için doktor kontrolü şarttır.
Bel ağrısı
Gebelik haftası ilerledikçe bebek ağırlaşır ve vücudun ağırlık merkezi yer değiştirir. Bu duruş değişikliği nedeniyle bel ve sırt ağrıları görülebilir. Ayakta kalınca artan bu ağrılarda ilk yapılacak şey uzanmaktır. Ağrılı bölgenin yumuşak hareketlerle ovulması ağrının azalmasına yardımcı olacak, ağrının geçmemesi durumunda ağrı kesici kullanımı gerekebilmektedir.
İlaçlar gebelikte kullanımlarına göre kategorilere ayrılır. Bu nedenle bir ilaç kullanılması gerekiyorsa gebelik kategorisi en uygun ilaç seçilmelidir. Gebelik ve ilaç kullanımı ile ilgili bilimsel çalışma yapmak etik kuralları zorlayacağı için bu konudaki bilgilerimiz kullanan kişilerin gözlenmesine dayanmaktadır. Gebelikte parasetamol grubu ilaçlar ilk planda kullanılan ağrı kesici ilaç grubudur. Gebelikte her türlü ağrı için kullanımı uygundur. En güvenli ilaç grubu olmakla birlikte uzun süre yüksek dozlara maruz kalan gebelerin erkek bebeklerinde testoteron üretim yetersizliği buna bağlı da üreme sistemi ile ilgili bir takım sıkıntılar olma ihtimali bulunmaktadır. Bunun yanında gebelikte parasetamol kullanımın çocuklarda dikkat bozukluğu ve hiperaktivite ile ilişkisini irdeleyen bir takım çalışmalar da bulunmaktadır. Bu nedenle ilaç dışı yöntemlerle çözüm bulunamadığı zaman ilaç kullanılması önerilmektedir.
Parasetamol’ün kullanılamadığı veya etkin olmadığı durumlarda non steroid antienflamatuar grubu ilaçların da kullanımı gerekebilmektedir. Bu ilaçlar plasenta yolu ile bebeğin dolaşımına geçebilmekte, yüksek doz kullanımda bebeğin organlarına hasar verebilmektedir. Bunun dışında bu grup ilacın gebeliğin son 3 ayında kullanımının bebeğin idrar miktarını azaltabileceği, kalpte açık kalması gereken bir damarı daraltabileceğinden dolayı kullanılmaması gerekmektedir. Bebeğin suyunun normalden fazla olması, erken doğum eylemi gibi durumlarda hekim kontrolünde tedavide kullanılan bu ilaçların hekim denetiminden bağımsız kullanılması önerilmemektedir.
Kampanya ve duyurulardan haberdar olabilirsiniz
Işşıl Hamile Dünyası © 2024 Tüm Hakları Saklıdır.
0
)